Kasım ayı boyunca karşımıza çıkan kampanyaları kaçırmamak için muhtaçlıktan fazla alınan eserler, atık ölçüsünü artırıyor ve dünyamız için tehdit oluşturan iklim krizini tetikliyor. Kasım ayında, dünyaya güzel gelen döngüsel alternatiflere yönelmek ise bizim elimizde.
2000’li yılların başında birinci olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde markaların yıl boyunca yapmadıkları fırsatları bir güne sıkıştırmaları ile 2005 yılından beri Kasım ayının üçüncü Cuma gününün yılın en ağır alışveriş yapılan günü olmasına sebep olan Black Friday, Kara Cuma geleneği, alışveriş çılgınlığını ve fırsatları temsil eden bir gün haline geldi. Ülkemizde de emsal zamanlamalarda ortaya çıkan fırsatlarla sesini neredeyse her mecrada duyuran Kasım ayı kampanyaları, aslında alışveriş yaparken pek de akıllara gelmeyen sonuçlar barındırabiliyor.
Kasım geldiğinde birden fazla kullanıcı senede bir kez geleceğini düşündüğü için indirimleri kaçırmanın paniğine kapılarak ay boyunca alışverişe odaklanıyor. Bir sonraki aylarda da farklı isimler ile karşımıza çıkan indirim fırsatlarını kaçırmamak için kullanıcılar kendilerini gereksinimi olmayan birçok eseri alırken buluyorlar. Araştırmalara nazaran, bilhassa Y jenerasyonu kullanıcılarının yaklaşık 60’ı, bir şeyleri kaçırma korkusu olarak isimlendirilen FOMO’yu deneyimledikten sonra, çoklukla 24 saat içinde bir satın alma süreci gerçekleştiriyor. Lakin tüketimin bu ay süratli bir biçimde artmasının dünyada sebep olduğu tesirler ekseriyetle gözden kaçırılabiliyor.
Black Friday başta olmak üzere Kasım ayı boyunca artan tüketim suratı ile hem dünya hem iktisat olağandan daha fazla etkileniyor. Bilhassa bu devirde, kullanıcıların mağazalarda daha fazla çeşit görme dilekleri, markaları birbiri gerisine vitrinleri dolduran koleksiyonlar çıkarmaya itiyor. Bununla birlikte kullanıcıların dolaplarında biriken kıyafetler de günün sonunda ömürlerini tamamlamaya fırsat dahi bulamadan, her yıl atık hale gelen 85 milyar kıyafet ortasına karışıyor. Araştırmalar gösteriyor ki; bir kıyafet sadece 7 kez giyildikten sonra kullanılmıyor yahut çöpe atılıyor. Hatta, dolaplardaki kıyafetlerin neredeyse 80’i kullanıcıların günlük hayatta giydikleri ortasında yer almıyor. Dolaplarda atıl olarak kalan daha sonra ise çöpe atılan kıyafetleri üretmek için milyarlarca litre su kullanılıyor. Yalnızca bir tişörtün üretimi için bile 2700 litre su harcanıyor. Su kullanımının yanı sıra, hem üretim hem kargo sırasında ortaya çıkan karbon emisyonları da hayli büyük tesire sahip. Örneğin, İngiltere’de yalnızca Black Friday vaktindeki kargo teslimlerinin ortaya çıkaracağı sera gazı emisyonu, 215 kıtalararası uçuşa eşdeğer. Ortaya çıkan 385 bin ton karbondioksit ile atmosferde yarattığımız tesirin giderilmesinde en büyük umudumuz olan ağaçlar bile yılda yalnızca 10 kg karbondioksiti emerek ortaya çıkan ziyanı dengeleyebiliyor.
Tüm bu tesirler göz önünde bulundurulduğunda dünyaya güzel gelen sürdürülebilir alternatiflere yönelmek daha yaşanabilir yarınlar yaratmak için atılabilecek değerli adımlardan biri olabiliyor. Her ne kadar Kasım boyunca kullanıcıların karşısına çıkan kampanyalar göz arkası edilmesi güç fırsatlar üzere görünse de, aslında sürdürülebilir ve döngüsel alternatifler; kullanıcılara yılın 12 ayı gönül rahatlığıyla gereksinim duydukları kıyafetleri alabilecekleri seçenekler sunuyor. Nivogo, yalnızca indirimi var diye alınmış, çok da kullanılmadan bir kenara atılmış ve atık olarak kabul edilen moda eserlerini yine hayata döndürüyor ve bu eserleri tekrar döngüsel iktisada kazandırıyor. Böylelikle sağladığı döngüsel alışveriş alternatifi ile etrafa yük olmadan tüm yıl boyunca dünya için gerçek fırsatları yaratıyor.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
